Menu

Uzay Archive

Uzayı gözlemlemek için 3.2 gigapiksellik kamera yapılıyor.

Amerikan Enerji bakanlığı geçtiğimiz hafta sessiz sedasız Dünyanın en güçlü kamerasını geliştirmek için yeşil ışık yaktı. Tasarlanan kamera 3.2 gigapiksel yani 3200 megapiksel çözünürlüğünde resimler çekecek. 2022’de çalışmaya başlayınca LSST adı verilen bu kamera Şili’nin Cerro Pachon dağlarından gökyüzünün resmini çekmeye başlayacak ve insanoğlunun günümüze kadar çektiği en detaylı görüntüleri alacak. 10 yıl boyunca LSST’nin

Acaba bu parlak nokta gerçekte ne olabilir?

NASA’nın Şafak (Dawn) uzay aracı cüce gezegen Ceres’in şu ana kadarki en yakın resimlerini çekti. Üzücü olan şey yüzeyindeki gizemli parlak nokta hakkında fazla birşey vermemesi, ancak bu piramite benzer yapının çarpıcı yeni resimlerini görebiliyoruz. Resimdeki dağ yüzeyden 6 km yükseklikte. Yamaçları parlak traşlanmış gibi ve yüzeydeki görüntüsü ise keskin. İlginç bir şekilde dağın yakınında

Video: Uzayda nesnelerin acayip davranışları

Dünya üzerinde yerçekimi, sürtünme kuvveti, manyetik güçler gibi kuvvetler yüzünden her nesnenin bir hareketinde üç aşağı beş yukarı nasıl davranacağını tahmin edebiliyoruz. Uzayda, yerçekimsiz ve sürtünmesiz ortamda ise nesneler bazen tahmin edilemez davranışlar gösterebiliyorlar. Bu videoda Uluslararası Uzay İstasyonundaki bir T kol çevrilince nasıl hareket ettiğini görüyoruz. Garip değil mi? Bu kolun neden böyle davrandığını

NASA araştırmacılara insan dışkısını tekrar yemeğe dönüştürmeleri için 200 bin dolar ödedi

Uzayda kendimize kolonize edeceğimiz yeni gezegenler ararken gelecek nesiller kendi dışkılarını yemek durumunda kalabilir. Nasa böyle bir projeyi destekliyor. NASA Güney Carolina’daki Clemson Üniversitesi’ndeki araştırmacılara 3 yıllığına yılda 200 bin dolar ödeyecek. Bunun karşılığında araştırmacıların tek yapması gereken insan dışkısını yeniden dönüştürerek Mars kolonisinde ya da uzaydaki ileri gezilerde kullanılabilecek bir nevi sentetik yemeğe çevirmeleri.

Seyredin: 6 dakikalığına uzaya çıkan bu roket bilimsel ekipmanları yörüngeye yerleştirmede kullanılacak

MAPHEUS-5 roketi, Alman araştırma enstitüsü Materialphysikalische Experimente unter Shwerelosigkeit ( mikroyerçekimi koşulları altında materyal fiziği ) tarafından fırlatılan 5. Roket. 30 Haziranda Esrange uzay merkezinden fırlatılan bu roket Mapheusun ilk sesli roketi. Sesli roketler 5 ila 20 dakika arasında atmosferin dışında kalarak geri Dünyaya düşen tipte roketlerdir, ve bilimsel avadanlıkları uzaya yerleştirmede kullanılabilirler. Bu rokette

5.4 Trilyon dolarlık Platin taşıyan bir göktaşı yarın sabah Dünya’nın yakınından geçiyor

Göktaşları dışarıdan çok ahım şahım görünmese de içlerinde büyük zenginlikler barındırıyor olabilirler. Daha önce bilim adamları tamamen elmastan oluşan ve altınla kaplı gezegenler bulmuşlardı. Bu gezegenler çok uzakta ve onlara ulaşma şansımız yok. Ancak platin taşıyan bir göktaşı olan 2011 UW-158 ayağımıza geldi. Bugün yani 19 Temmuz 2015 tarihinde Dünya’nın oldukça yakınından geçecek. Ve üzerinde

Boeing firmasi lazerler ve nükleer patlamalarla çalışacak yeni bir jet motorunun patentini aldı

Geçen hafta Amerikan Patent ve Lisans ofisi Boeing’de çalışan Robert Budica, Jamez Herzberg ve Frank Chandler’in bu şirket adına yaptığı bir patent başvurusunu onayladı. Patentin içeriği ise lazer ve nükleer destekli uçak motoru. Uçak üreten şirketler sürekli olarak yeni ve daha verimli motorlar peşindedir, ve bu lazer motoru da Boeing’de çalışan mühendisler tarafından pişirildi. Günümüzde

Plüton’a doğru yol alan uzay gemisi, bu gezegeni 85 yıl önce henüz 19 yaşındayken keşfeden Clyde Tombaugh’un küllerini de götürüyor

Plüton 19 Şubat 1930 yılında işe yeni başlayan bir çalışan olan Clyde Tombaugh tarafından Lowell gözlemevinde keşfedilmişti. Clyde’ın yeni işindeki ilk görevi gökyüzünün aynı bölgesinin çeşitli zamanda çekilmiş resimlerini hızlıca kaydırarak hareket eden gök cisimlerini tespit etmekti. Clyde bir ışık parlaması olarak bu şekilde Plüton ‘u tespit etmişti. Gözlemevine ismini veren Percival Lowell aslında gezegenin

Mars’dan gelen yeni resimler gezegenin sadece kırmızı bir toz denizinden oluşmadığını gösteriyor

Mars’ı düşündüğünüzde kırmızı tozla kaplı uçsuz bucaksız çöller aklınıza geliyor değil mi? Tabii ki bu gezegene kızıl gezegen denmesinin bir sebebi var. Ancak NASA’nın yolladığı yeni resimler böyle değil. Resmin Mars’dan olduğunu bilmesem ben de kutuplardan geldiğini düşünürdüm. NASA’nın Yüksek Çözünürlüklü Görüntüleme Bilim Deneyi kamerası tarafından çekilen bu yakın çekim resim, Valles Marineris’in doğusunda bulunan

Fermi’nin paradoksu. Neden şu ana kadar herhangi bir uzaylı ile karşılaşmadık. Türkçe altyazılı video

Evren gözlemlerimize göre hayatı destekleme potansiyeli olan yıldızlarla ve trilyon kere trilyonlarca gezegenle dolu devasa bir yer. Eee… Peki uzaylılar nerede o zaman? Bu bilim adamlarının Fermi paradoksu olarak adlandırdığı şeydir. Aşağıdaki 6 dakikalık video da bu paradoksu açıklıyor. Gerçekte eğer evren uzaylılarla kaynıyor olsa bile bizim kendi galaksimiz Samanyolu dışındakilerle hiçbir şekilde biraraya gelme