3 saat sorgulama insanlara işlemedikleri suçları kabul ettiriyor.
Yeni bir araştırmanın sonuçlarına göre, birkaç saat içerisinde masum yetişkinler hiç işlemedikleri bir suçu gençliklerinde işlediklerine ikna edilmişler. Ki bu suçların bazıları silahla saldırı gibi ciddi suçlar, ve tamamen uydurulmuş olduğu halde.
Masum insanlar polis tarafından öyle bir şekilde sorgulanabilirler ki, en sonunda kendileri de suçlu olduklarına ikna olabilirler. Ve bu inanç o kadar güçlü olabilir ki yanlış bir itirafa yol açabilir.
Geçtiğimiz yılın başlarında bir grup avukat ve istatistikçi bir bilimsel makale yayınladılar. Bu makalenin içeriğinde belirttiler ki Amerika’da ölüm cezası verilen tüm suçluların yüzde 4.1 i işlemedikleri bir suç üzerine bu cezayı alıyorlar. Bu fenomeni incelemek üzere Bedfordshire Üniversitesinden bilim kadını Julia Shaw önderliğinde bir araştırma yapıldı, ve görüldü ki masum insanlar hikayeleri kafalarında detaylı bir şekilde üretebiliyorlar ve kendi kendilerini işlemedikleri bir suçu işlemiş olduklarına dair ikna edebiliyorlar.
Shaw’ın açıklamasına göre, bu polis sorgusu ile yapmış oldukları suça dair sahte anılar çok kolay üretiliyor, ve aynı gerçek anılar gibi detaylara sahip. Soruları soran araştırmacı birkaç yanlış detay ve zayıf hafıza çağırma tekniklerini kullanarak 3 saat içerisinde araştırmanın deneklerini suça inandırmış.
Shaw ve meslektaşı, Kanada’daki British Columbia üniversitesinden forensik psikolog Stephen Porter, önce 60 tane daha önce suça bulaşmamış üniversite öğrencisi toplamışlar. Ardından bu öğrencilerin ebeveynlerinden, öğrencilerin 11 ila 14 yaşları arasında yaşamış oldukları bazı olaylara dair bir form doldurmaları istenmiş, ve hafızalarının elverdiği ölçüde detay belirtmeleri istenmiş. Bu işlemler öğrencilerden gizli yapılmış.
Ardından öğrenciler laboratuara getirilerek 3 haftaya yayılan 40ar dakikalık görüşmeler yapılmış.
İlk görüşme sırasında araştırmacılar öğrencilere iki olayı anlatmış. Bunlardan bir tanesi öğrencinin gençlik yıllarında gerçekten de yaşadığı ve ebeveynleri tarafından araştırmacılara bildirilen olay, öbürü ise hiç gerçekleşmemiş ve uydurulmuş bir olaymış.
Bu uydurulmuş olayların yarısı ise polisin dikkatini çekmişmiş, mesela saldırı, silahla saldırı yada hırsızlık gibi. Diğer yarısı ise sahte bir köpek saldırısı, yada başka bir tip yaralanma, yada büyük miktarda para kaybetmeye dairmiş. Bu olaylar gerçekte hiç olmadı fakat araştırmacılar daha ikna edici olsun diye anlatımlarını oldukça detaylı gerçeklere dayandırmışlar, mesela bu öğrencinin küçüklüğünde tanıdığı bir arkadaşının adı, yada bir oyuncakları gibi.
Ardından öğrencilerden bu olaylar sırasında kendilerine ne olduğunu anlatmaları istemiş. Doğal olarak, sahte olayın detaylarını hatırlamakta biraz zorlanmışlar ancak sürekli hatırlamayı denemeye telkin edilmiş ve araştırmacılar kendilerine birkaç hatırlamaya yarayan hafıza stratejisi belirtmişler.
Ardından gelen haftalardaki ikinci ve üçüncü görüşme sırasında öğrenciler tekrardan bu gerçek ve sahte olayları hatırlamaları istenmiş. Anılarının detaylarını anlatırken de onlardan şunları belirtmeleri istenmiş: Bu anılar ne kadar canlı, ve bunların gerçekten de olduğuna ne kadar eminler.
Psikoloji bilimi dergisinde bulgularını yayınlayan Shaw ve Porter, yüzde 71’e denk gelen 30 öğrencinin bu hiç gerçekleşmemiş olayın gerçekleştiğine dair gerçek anılar yarattığını görmüşler. Kendilerine silahla veya silahsız saldırı yaptıkları söylenen 20 öğrencinin 11’i bu gerçekte hiç gerçekleşmemiş olaydaki polisle olan tüm etkileşimlerini detaylı bir şekilde anlatabilmiş.
Benzer şekilde suç içermeyen sahte anılar anlatılan 30 öğrencinin 23’ü bu sahte anıları geliştirmişler.
Araştırmacıların tespitlerine göre o küçük ve gerçek detaylar çok daha büyük bir yalana bu insanları inandırmayı başarabilmiş.