Bebek 2 saat boyunca kalbi durduktan sonra hayata döndürüldü. Beyin hasarı da almadı. Bu nasıl mümkün olabilir?
Geçtiğimiz çarşamba akşamı 22 ylık bir bebek kayarak Pensilvanya’daki Buffalo körfezinin buzlu sularına düştü. 800 metre kadar akıntıyla sürüklendikten sonra kıyıdaki çimenlerin arasına ulaştı ve daha sonra burada komşulardan biri tarafından bulundu. Bebek bulunduğunda kalbi atmıyordu ve nefes almıyordu.10 derece sıcaklığındaki suyun içerisinde yaklaşık olarak yarım saat bulunduğu düşünülüyor.
Pennlive‘a göre acil servis ekipleri hemen çağrılıp bebeğe suni solunum yapılmış. Suni solunum bebek hastahaneye ulaşana kadar sürdürülmüş.
Bebek hastaneye ulaştığında kalbi atmıyor ve vücut sıcaklığı 25 derece imiş. Normal vücut sıcaklığı olan 37 dereceyle karşılaştırdığınızda oldukça düşük bir vücut sıcaklığı. Isıtmak için sıvılar verilerek sürekli olarak canlandırmaya çalışılan bebek tıbbi ekip tarafından kalbini devre dışı bırakacak bir makinaya bağlanmak üzereyken, yaklaşık bir saat 41 dakikalık suni solunum ve hayata döndürme çabasının sonucunda yeniden kalp atışı tespit edildi.
Vücut sıcaklığı normal bir seviyeye ulaşınca kan basıncı ilacı verildi ve bir vantilatöre yerleştirildi. Perşembe gecesi 2’de uyanan bebek mucizevi olarak hiçbir beyin hasarı almamış gibi görünüyor. Beş gün geçtikten sonra şu an ailesiyle evine dönen bebek ailesinin söylediğine göre sağlıklı, gülümsüyor ve tekrar konuşuyor.
Peki nasıl bu trajik olaydan çıkmayı başarabildi? Bebeğin bu mucizevi hayatta kalışı iki faktöre bağlanabilir. Yaşına ve oldukça soğuk bir suya düşmüş olmasına.
Boğulmanın en ciddi iki sonucu oksijen eksikliği ve bunun kalp ve beyinde bıraktığı kalıcı hasarıdır. Soğuk su bu etkilere karşı iki mekanizmayla koruma sağlar. Birincisi dalma refleksi adı verilen bir şeyi tetikler, ki bu refleks kalp atışını yavaşlatarak kanı vücudun beyin gibi hayati organlarına yönlendirir. İlginç bir şekilde bu etki çocuklarda çok daha güçlüdür, bu nedenle boğulma tehlikesi geçiren çocuklar büyüklerden çok daha büyük olasılıkla hayatta kalırlar.
İkinci olarak soğuk hava ve su yutumu hipotermiye yol açar. 30 derecenin altındaki sıcaklıklarda beyin hücreleri hipoksi’ye karşı aşırı dirençlidir ve enerji tüketimini yüzde 50 oranında azaltır. Vücutlarımız sıcaklık düzenleyici mekanizmalarla donatılmıştır fakat bu mekanizmalar bebeklerde daha tam olarak gelişmemiştir. Bu nedenle bebekler daha kolay hipotermiye girerler. Buna ek olarak bebekler daha az yüzey alanına ve daha küçük bir kütleye sahiptir. Vücutlarında da çok daha az yağ bulunur. Sonuç olarak çok daha çabuk soğur ve daha az verimli bir şekilde vücut ısılarını dengeleyebilirler.