Satranç Öğretmeni
Öncelikle ben değilim. bu işin eğitimini almadım, herhangi bir sertifikam vesairem yok. fakat sertifikası olan ve satranç ile ilgili çoğu şeyden habersiz birçok eğitimciden daha iyi eğitim verdiğimi düşünüyorum.
Eylül 2015, yeni atandığım köy okulunda hiç kimsenin satranç sporundan haberi yoktu. köy halkı başlarda bunu bir kumar olarak algıladı siz düşünün ortamı. okulda tek bir satranç takımı vardı o da benim ilkokuldan beri elimde olan emektar takım.
Branşım olan beden eğitimi dışında müzik, görsel sanatlar gibi derslerini de bana verdiler öğretmen yokluğunda. bu derslerin satranç eğitimi için çok uygun olduğunu düşünmemle bu işe girişmem bir oldu. 160 kişilik okulda sadece bir öğrencim taşların hareketlerinden ve isimlerinden haberdardı. (keşke olmasaydı, insanlara satrancı sıfırdan öğretmek inanın çok daha kolay)
Ortaokul öğrencilerinin derslerine giriyorum. “ne kadar küçük o kadar iyi” felsefesiyle beşinci sınıflar ile satranç derslerine başladık. erzi isimli dünya iyisi bir yazardan gelen 5 adet satranç takımı ile artık tüm koşullar çocukların öğrenmesi için uygundu. zaten en çok beşinci sınıfların dersine giriyorum vakit de bol. neyse başlangıç seviyesi dersleri çok çabuk ilerledi. taşların hareketlerini öğretmek çok kolay tabii. hepsi hemen kavradı çocukların.
Görev yaptığım bölgede herkes kürtçe konuşuyor. haliyle çocuklar okulda çok büyük algılama problemi yaşıyorlar diğer derslerde. derslerinde oldukça başarısız olan öğrenciler, ilk kez karşılaştıkları bu spora aşırı ilgi duymaya başladılar. bu ilgi beni fazlasıyla güdüledi.
İşin beni en zorlayan kısmı taşların hareketlerinden, stratejiye geçiş oldu. her ne kadar iyi bir satranç oyuncusu olsam da, iş öğretmeye gelince doğru yaklaşımı sergilemem zaman aldı. ben öğrettikçe öğrendim, çocuklar öğrendikçe ilgileri arttı.
Chess tactics proisimli mobil uygulama sayesinde çocuklara basit sorular sormaya başladım. bir artı eksi listesi yaptım ve küçük ödüllerle çocukların dikkatini çekmeye başladım. hepsine soru çözümü için birer hak veriyorum. böylece satranç tahtasının başında doğru çözüme ulaşmak için sessizce, içlerinden yorumlamaya başladılar. satranç sayesinde çocukların davranışları değişti. gereksiz konuşmalar, sınıf içindeki kavgalar gün geçtikçe azaldı.
Sırada “kurallarına uygun bir satranç maçı yapabilmek” vardı. çok zor oldu. çünkü öğrencilerim gözleriyle değil, elleriyle düşünüyordu. bu problemi aşmak inanın çok uzun zamanımı aldı.
Okul müdürümüzün bağlantılarıyla birlikte kocaeli belediyesi okulumuza 50 adet satranç takımı yolladı. bu takımları 49 hanelik köyümüzdeki her eve dağıttık. artık çocuklar evde de satrançla içli dışlı olacaktı. bu arada türkiye satranç federasyonunun sponsorlarından işbankası ile yapmış olduğum görüşmeler sonucu okulumuza 10 adet satranç takımı, bir adet eğitim panosu ve 10 adet satranç eğitim kitabı temin ettim. okul lojmanındaki boş odalardan birisini de satranç odası yaptık. artık beden eğitimi derslerinde o odada çılgınlar gibi satranç oynamak isteyen öğrencilerim vardı.
İlk dönemin sonunda köye taşındım. okulun lojmanına. ikinci dönem için açılan yetiştirme kursu için yapmış olduğum başvuru sonucunda da 4 saat beden eğitimi dersi daha aldım. hafta içi iki gün okuldan sonra, belirlemiş olduğum öğrencilerle kitaptan ders işler gibi satranç öğretmeye başladım. çocuklar artık karşılıklı oturup, birbirlerine başarılar dileyip, dokundukları taşı oynayacak kadar satrancı öğrendiler.
Yeterli miydi? tabi ki hayır. ekim 2015 te okula gelen “okullar arası spor müsabakaları” arasında bulunan satranç yarışmaları için öğrenci götürememek beni üzmüştü. ama olsun dedim, bir senemiz var, önümüzdeki sene hepsi birer satranç oyuncusu olabilir dedim ve eksiklerini belirlemeye devam ettim.
23 nisan için bir turnuva düzenlemeye karar verdim. benden başka satranca ilgi duyan öğretmen arkadaşım olmadığı için, tek başıma tüm maçları tek tek oynatıp, izleyerek 5 turluk isviçre sistemi bir turnuva yaptık. gittim bol bol madalya yaptırdım. ilk 3 e girenlere, en başarılı kız öğrenciye, en minik katılımcılara ödüller verdik. çok mutlu oldular. zaten ilgileri üst düzeydeydi iyice kaptırdılar kendilerini. sabahın köründe zilime basıp satranç oynamak için geldiler. okulda herkes satranç oynamaya başladı. ilkokul öğrencileri kendiliğinden (abilerini ablalarını evde izleyerek öğrenmişler) taşların hareketlerini biliyordu artık.
Notasyon, enpas, geçer piyon, açarak şah çekme, açmaz ve daha birçok şeyi öğrendiler. ağır ilerledik ama inanın hiç sıkılmadan defalarca anlattım. sevdiğim birşey çünkü. satranç oynarken aldığım zevkin kat be kat fazlasını almaya başladım. çocuklar şehir merkezinde katıldığım turnuvaların notasyon kağıtlarına bakarak analize bile başladılar.
Artık gerçek bir turnuvaya katılmanın zamanı gelmişti. tek eksiğimiz saat alışkanlığı kazandırmaktı. satranç saatimiz yoktu. ama bir şekilde o işe de çözüm ürettim. analog bir satranç saati yaptım. tarihi eser gibi oldu.
Geçtiğimiz ay ilçede bir turnuva düzenlendi. ben o sıralar çeşitli sebeplerden dolayı memleketteydim. müdür yardımcısı beni aradı, “turnuva varmış katılalım” dedi. çok mutlu oldum. 23 nisanda okulda düzenlediğim turnuvada derece yapan öğrencilere birer lisans çıkardım. 16 yaş altı öğrencilere ücretsiz lisans çıkarabiliyorsunuz. tc kimlik numaraları ile bu adresten işlem yapmanız yeterli. çocuklara da telefon ile ulaştım. “hazırlanın, şehre iniyorsunuz” dedim. çocuklar fena heyecanlanmış. ben zaten onlardan çok heyecanlıyım. neyse turnuva sabahı müdür yardımcısı aradı ve araç ile ilgili sıkıntı olduğunu, çocukları turnuvaya götüremeyeceğini söyledi. çocukların baya morali bozulmuş. benim daha da fazla bozuldu zaten. korktum baya soğurlar belki diye düşündüm ama değişiklik olmadı. sürekli satranç oynamaya devam ettiler. bu arada yoruk ali isimli muhteşem insan, satranç saati ile ilgili entrymi görüp, okulumuza 3 adet satranç saati bağışlamayı teklif etti. böyle insanları tanıdıkça inanın bir başka gayret gösteriyorum. kendisine buradan tekrardan teşekkür ediyorum. dediğimiz gibi, umarım bir gün birer çay eşliğinde satranç oynayabiliriz.
Bugün 3 öğrencim ile aynı anda satranç oynadım ve biri beni yendi. asla bilerek yenilmiyorum arada vezirsiz oynuyorum ona rağmen yenen olmamıştı ama bugün çocuk bildiğin beni mat etti. genelde ben kazanınca mat ettiğimi anlamaları için sessiz kalıyorum, fark ettiklerinde ise elimi uzatıyorum. bugün çocuk beni mat edince elimi uzattım. o ise çatal yaptı diye seviniyordu. mat oldum dedim. yüzündeki ifadeyi hayatım boyunca unutabileceğimi sanmıyorum. havalara uçtu velet. inanamadı zaten bir süre. 🙂
Yarın ve öbür gün merkez ilde turnuva var. bu sefer memlekette olmadığımdan kesin götürürüm dedim. çocuklara haber verdim. sürekli pratik yaptık hafta içi. arabayı ayarladık filan. araba sahibi arkadaşın çok ekstra bir mazereti oldu ve turnuvaya gitme işi yine sıkıntıya girdi. ben de çocuklar iyice heveslendi diye her yolu denedim. okulda görev yapan bir abi var. öğrencilerden birkaçının velisi. aramız da çok iyi, rica ettim. “abi gaz parasını ben koyacağım, yemekler de benden, cumartesi gidelim” dedim. kabul etti adam. pazar için de başka bir arkadaşı ayarladım. her şey hazır. bu sefer kesin gidiyoruz diyorum. çok heyecanlıyım çocukların gerçek seviyesini görmek adına çok önemli bir olay. bu sabah bizi cumartesi götürecek abi yanıma geldi. “hocam nasıl yapacağız” dedi. ben de anlattım şu saatte çıkacağız, yemek yeriz, şu saatte döneriz filan. adam para istedi. evet çocukları götürmek için masraflardan ayrı olarak para istedi benden. şaka yapıyor sandım. gayet samimiyiz adamla cidden şaka sandım ben. baktım ciddi ciddi para istiyor, düzgünce ifade ettim. diğer masrafları cebimden veriyorum çok fazla olacak dedim. 1 saat sonra geldi işi çıktığını ve gelemeyeceğini söyledi. götüreceğim öğrencilerden biri adamın oğlu bir de. çok sinirlendim, üzüldüm, gerildim, hevesim de kırıldı. ne desem gg burada. yine gidemedik.
Tüm olumsuzluklara rağmen satranç öğretmek çok keyifli. ve sandığınızdan çok daha kolay. eğer iyi bir satranç oyuncusuysanız bu işin üstesinden rahatlıkla gelebilirsiniz.
Öğrencilerimden birkaçının fotoğraflarıyla yazımı noktalıyorum. lütfen imkanı olan bu sporu birilerine öğretsin. benim bu spor ile tanışmama vesile olan dedeme de buradan sevgiler.
Okuldan kareler;
azat; bazen okula gelmiyor. “ineklere gittiği” için. ama okuldan sonraki kursa koşarak, kan ter içinde yetişiyor.
Furkan; okuldaki turnuvada 3. oldu. ama bence aralarında en iyisi. beni mat eden de furkan zaten.
Mustafa; ilkokul birincisi. henüz ikinci sınıfa gidiyor ve satrancı izleyerek öğrenmiş. tam bir fırlama.
Ferhat; beşinci sınıf. çok sakin oynuyor, uzun düşünüyor. yaşına göre çok olgun.
son olarak toplu fotoğraflar;
Bunları anlatmamın sebebi, insanlara bir şeyler öğretmenin aslında o kadar da zor olmadığını vurgulamak istemem. yaklaşık 8 ay önce satranç kelimesi çocuklara hiç bir anlam ifade etmiyordu. şuan birer turnuva oyuncusu olma yolunda hızla ilerliyorlar. ayrıca sözlük aracılığıyla bana ulaşıp, yardımcı olan harika insanlara da bu entry aracılığıyla bir teşekkür etmiş olmak istedim. katkısı olup da unuttuğum suserlerden de özür diliyorum. affola.
Edit: çok güzel mesajlar alıyorum çok çok teşekkür ediyorum hepinize.
Ayrıca antalya aspendos rotaract klübü, iş bankası ile yazışarak satranç malzemelerinin bana ulaşma süresini hızlandırdı, bunun yanında öğrencilere yaprak test ve voleybol filesi yolladı. onlara da buradan teşekkür etmiş olalım.
Yazarın ekşisözlükteki sayfası